AYDINTEPE YAYLASINDA BİR CEVELAN
Bildiğiniz üzere Ramazan ayı bu yıl yaz mevsimine denk geldi ve artık bu mübarek ayın son demlerini yaşıyoruz.Bayburt'ta da yurt genelinde olduğu gibi yaz sıcağı hakim ancak doğup,büyüdüğüm Aydıntepe'de bu sıcaklığa Soğanlı Dağlarından esen rüzgar da eşlik ediyor.Tüm Hart ovasına yayılan rüzgar Ramazan ayında da bizlere kolaylık sağlıyor.Bizde bu kolaylığı sağlayan esintileri daha iyi hissetmek için ilçe merkezinden 10 km uzakta bulunun Aydıntepe Yaylasına bir gezinti yaptık.Bu yazımda yayla gezimde ki izlenimlerimi sizlere anlatmaya çalışacağım.
Yayla bir hayli soğuk olabileceği için evlerde soba ile önlem alınmış durumda.Sobada yakılacak yakacak ise endemik bitkilerden beslenen büyükbaş hayvanların dışkılarından elde edilen ''tezek''.

Yaylada gezerken çeşit çeşit dağ çiçeklerine rastlıyorsunuz.Hepsinin en az kendileri kadar güzel kokuları var.Bu çiçeklerin bir kısmı yöre halkı tarafından toplanıyor ve bu doğal bitkiler kaynatılarak çay olarak içiliyor.
Direkt olarak kaynağından çıkan, yaz günlerinde şırıl şırıl akan buz gibi sularda yapılan çaylarda da ayrı bir tat vardır.Çevrenize baktığınızda doğanın temiz havayla ciğerlerinize dolduğunu ve bakışlarınıza artık bir mükemmeliyetin yerleştiğini görüyorsunuz.İleriye dönük hayalleriniz peşi sıra geliyor.
Yaylacılık kültüründeki en büyük etken ise hayvancılık.Yörede hayvancılıkla uğraşan insanlar yaz mevsiminde hayvanlarını buraya getiriyor ve ilçe merkezine nazaran daha güzel otlaklarda hayvanlarını otlatıyorlar.Hayvanlar genellikle büyükbaş ancak bunun yanında küçükbaşlarda var. Aynı zamanda
endemik bitkilerin varlığı arcılık faaliyetlerini de yaylaya çekmiş durumda.
Yaylanın içerisine yapılan gölet havanın ılımanlaşmasında etkili ancak havanın nasıl olacağını pek kestiremeyebilirsiniz. Bunun içi yanınıza mont almayı unutmayın.
Yayla göletinden ovaya inen derede de ala balık tutabilirsiniz.Özellikle belirtmeliyim ki bu sıcak günlerde, soğuk sularda tüm doğanın güzelliğini kendinde barındıran ala balığımız kırmızı beneklisinden, hakiki yani.
Göletin içerisinde bulunan yaban ördekleri de bu güzelliği renklendiren bir diğer unsur.Gezintimize bir ara vermeliyiz zira iftar vakti geldi.
Yöremizde bulunan mutfak zenginliklerini yaylada görmek sizi şaşırtmasın.Yaylada yemek olarak en meşhur ve yayla özgü yemek kuymaktır. Kendi besledikleri hayvanlardan elde edilen civil (Çeçil olarak bilinir.) peynir ile yapılan bu yemek yine yöre insanının kendi elleriyle yaptığı tandır ekmeği ve kete ile doyumsuz bir tat alır, çayı da unutmamak gerekir ancak kara demlikten olması kaydıyla.
Mutfakta pek becerikli olmadığımızdan iftarımızı kuymakla değil saç kavurma ile açtık.Ancak bir gün bu tabiatın eşsiz güzelliğine yolunuz düşerse kesinlikle misafirperver bir Aydıntepeli'ye konuk olun ve kuymak yiyin.( Kuymağın dibini tandır ekmeğiyle sıyırmayı unutmayın aksi takdirde yaylaya gitmiş sayılmazsınız.)
Akşama doğru giderek artan, Soğanlı dağlarını sinemizde hissettiren rüzgar ve sis eşliğinde zor da olsa ateşimizi yaktık ve yemeğimizi pişirdik. Sıra geldi soba üzerinde kaynayan gafaga (güğüm) ile yapılan çay eşliğinde orucu açmaya.
Fırınlı bir sobaya sahipseniz eğer fırına kartol (patates) sürmeyi de ihmal etmeyin derim.
Yaylada akşamları zifiri karanlığa doyabilir, rüzgar eşliğinde tüm benliğinizle kafanızdakileri düşünebilirsiniz.Hava güzel olduğu takdirde doğaya karşı çayı yudumlamaktan da eşsiz bir haz alacağınız kanısındayım.
Geceleyin soba üzerinde bulunan gafaganın sesi ve pencereden gelen rüzgar uğultusunun birlikteliğiyle güzel bir uyku çekiyorsunuz. Tan ağardığında güzelce giyinin ve bir gezintiye çıkın.
Biz çıktığımızda çiğ eşiliğinde çiseleyen bir yağmur vardı.Şanslı günümüzde idik, buram buram doğaya bir de toprak kokusu eşlik ediyordu.Sisin bir gelinliği andırdığı bu doğal güzellikte sabahlar anlatılmaz yaşanır cinsten o nedenle sözü çok uzatmayıp, bir an önce sizi hasretle bekleyen doğaya koşun diyorum.
Sabahın ilk ışıklarında bir de misafirimiz vardı.Hayatımın her alanında varlığını gösteren gök kuşağımda benimleydi.Sizede farklı sürprizler yapabilecek ve yazıda eksik olan daha bir çok doğal güzellikleri size yaşatacak Bayburt'un Aydıntepe ilçesinde bulunan Aydıntepe Yaylası, siz misafirlerini bekliyor.Buradan diğer yaylalara ve bölgemizin incisi Uzungöl'e de geçebilir yahut 2014 yılında Avrupa'nın en iyi müzesi seçilen Bayburt'un Bayraktar köyünde bulunan, Prof.Dr Hüsamettin Koçan'ın emekleri sonucu var olan Baksı Müzesini de ziyaret edebilirsiniz.
Göletin açılışında deniz bisikletinin su alması ve batmasıyla yaşamlarını yitiren çocukluk arkadaşlarım Beyzami Zengin ve Ahmet Günay'ı rahmetle anıyorum.
Doğu Karadeniz turunuza başlangıç için en uygun yer olan misafirperver Bayburt'tan, Aydıntepe yaylasından selamlar.
Sağlıcakla kalın.
Doğu Karadeniz denilince birçoğumuzun aklına yaylalar gelir.Günümüzde de bu doğa harikası yaylaları daha iyi tanıtmak için ''Yeşil Yol'' projesi yapılıyor. Bu yola karşı bir takım haklı kaygılar söz konusu ancak bunlar giderildikten sonra güzel bir projenin tamamlanacağı kanısındayım.
2340 rakımlı Aydıntepe yaylasına giderken daha önce belirli bir kısmı asfaltlanan yolun beton mikserleri tarafından tahrip edildiğini gördüm.Asfalt yolun akabinde başlayan toprak yolun belirli kısımlarında da tahribat söz konusu idi.23-26 Ağustos'da 21. Uluslararası Dede Korkut şenliklerinin belirli bir bölümüne ev sahipliği yapacak yaylamıza böyle bir yoldan gitmek açıkçası beni üzdü.Yolların en kısa zamanda doğal güzelliğimize yakışır bir şekilde düzenlenmesini ümit ediyorum.
Yaylaya ulaştığımızda sis bulutu henüz yaylayı kuşatmamıştı ve çok güzel bir gezinti havası vardı. Araçtan iner inmez temiz havanın ciğerlerimde bayram edası oluşturduğunu fark ettim.İftara hazırlık yapmadan önce Aydıntepe yaylası ile hasret gidermek için arkadaşlarımızla gezintiye çıktık.
Aydıntepe Yaylasına gölet 2011 yılında inşa edildi. Gölet'te 2 bin metreküp su olduğu söyleniyor.Daha çok tarım arazilerini sulamada kullanılan yayla göleti turizm içinde doğa sevdalılarını bekliyor.
Yayla gezintimiz sırasında eski taş yapılarla karşılaştık ve bu yapıların doğa ile ahengine tanık olduk.Yeni yapılan evler betonlaşmanın yaylada da varlığını gösteriyor.Böyle bir doğa harikasında beton değilde doğa güzelliklerine yakışacak tarzda evlerin inşa edilmesinin turizmi geliştirmede bir hayli etkili olacağı kanısındayım.
Yayla gezintimiz sırasında eski taş yapılarla karşılaştık ve bu yapıların doğa ile ahengine tanık olduk.Yeni yapılan evler betonlaşmanın yaylada da varlığını gösteriyor.Böyle bir doğa harikasında beton değilde doğa güzelliklerine yakışacak tarzda evlerin inşa edilmesinin turizmi geliştirmede bir hayli etkili olacağı kanısındayım.
Yayla bir hayli soğuk olabileceği için evlerde soba ile önlem alınmış durumda.Sobada yakılacak yakacak ise endemik bitkilerden beslenen büyükbaş hayvanların dışkılarından elde edilen ''tezek''.

Yaylada gezerken çeşit çeşit dağ çiçeklerine rastlıyorsunuz.Hepsinin en az kendileri kadar güzel kokuları var.Bu çiçeklerin bir kısmı yöre halkı tarafından toplanıyor ve bu doğal bitkiler kaynatılarak çay olarak içiliyor.
Direkt olarak kaynağından çıkan, yaz günlerinde şırıl şırıl akan buz gibi sularda yapılan çaylarda da ayrı bir tat vardır.Çevrenize baktığınızda doğanın temiz havayla ciğerlerinize dolduğunu ve bakışlarınıza artık bir mükemmeliyetin yerleştiğini görüyorsunuz.İleriye dönük hayalleriniz peşi sıra geliyor.
Yaylacılık kültüründeki en büyük etken ise hayvancılık.Yörede hayvancılıkla uğraşan insanlar yaz mevsiminde hayvanlarını buraya getiriyor ve ilçe merkezine nazaran daha güzel otlaklarda hayvanlarını otlatıyorlar.Hayvanlar genellikle büyükbaş ancak bunun yanında küçükbaşlarda var. Aynı zamanda
endemik bitkilerin varlığı arcılık faaliyetlerini de yaylaya çekmiş durumda.
Yaylanın içerisine yapılan gölet havanın ılımanlaşmasında etkili ancak havanın nasıl olacağını pek kestiremeyebilirsiniz. Bunun içi yanınıza mont almayı unutmayın.
Yayla göletinden ovaya inen derede de ala balık tutabilirsiniz.Özellikle belirtmeliyim ki bu sıcak günlerde, soğuk sularda tüm doğanın güzelliğini kendinde barındıran ala balığımız kırmızı beneklisinden, hakiki yani.
Göletin içerisinde bulunan yaban ördekleri de bu güzelliği renklendiren bir diğer unsur.Gezintimize bir ara vermeliyiz zira iftar vakti geldi.
Yöremizde bulunan mutfak zenginliklerini yaylada görmek sizi şaşırtmasın.Yaylada yemek olarak en meşhur ve yayla özgü yemek kuymaktır. Kendi besledikleri hayvanlardan elde edilen civil (Çeçil olarak bilinir.) peynir ile yapılan bu yemek yine yöre insanının kendi elleriyle yaptığı tandır ekmeği ve kete ile doyumsuz bir tat alır, çayı da unutmamak gerekir ancak kara demlikten olması kaydıyla.
Mutfakta pek becerikli olmadığımızdan iftarımızı kuymakla değil saç kavurma ile açtık.Ancak bir gün bu tabiatın eşsiz güzelliğine yolunuz düşerse kesinlikle misafirperver bir Aydıntepeli'ye konuk olun ve kuymak yiyin.( Kuymağın dibini tandır ekmeğiyle sıyırmayı unutmayın aksi takdirde yaylaya gitmiş sayılmazsınız.)
Akşama doğru giderek artan, Soğanlı dağlarını sinemizde hissettiren rüzgar ve sis eşliğinde zor da olsa ateşimizi yaktık ve yemeğimizi pişirdik. Sıra geldi soba üzerinde kaynayan gafaga (güğüm) ile yapılan çay eşliğinde orucu açmaya.
Fırınlı bir sobaya sahipseniz eğer fırına kartol (patates) sürmeyi de ihmal etmeyin derim.
Yaylada akşamları zifiri karanlığa doyabilir, rüzgar eşliğinde tüm benliğinizle kafanızdakileri düşünebilirsiniz.Hava güzel olduğu takdirde doğaya karşı çayı yudumlamaktan da eşsiz bir haz alacağınız kanısındayım.
Geceleyin soba üzerinde bulunan gafaganın sesi ve pencereden gelen rüzgar uğultusunun birlikteliğiyle güzel bir uyku çekiyorsunuz. Tan ağardığında güzelce giyinin ve bir gezintiye çıkın.
Biz çıktığımızda çiğ eşiliğinde çiseleyen bir yağmur vardı.Şanslı günümüzde idik, buram buram doğaya bir de toprak kokusu eşlik ediyordu.Sisin bir gelinliği andırdığı bu doğal güzellikte sabahlar anlatılmaz yaşanır cinsten o nedenle sözü çok uzatmayıp, bir an önce sizi hasretle bekleyen doğaya koşun diyorum.
Sabahın ilk ışıklarında bir de misafirimiz vardı.Hayatımın her alanında varlığını gösteren gök kuşağımda benimleydi.Sizede farklı sürprizler yapabilecek ve yazıda eksik olan daha bir çok doğal güzellikleri size yaşatacak Bayburt'un Aydıntepe ilçesinde bulunan Aydıntepe Yaylası, siz misafirlerini bekliyor.Buradan diğer yaylalara ve bölgemizin incisi Uzungöl'e de geçebilir yahut 2014 yılında Avrupa'nın en iyi müzesi seçilen Bayburt'un Bayraktar köyünde bulunan, Prof.Dr Hüsamettin Koçan'ın emekleri sonucu var olan Baksı Müzesini de ziyaret edebilirsiniz.
Göletin açılışında deniz bisikletinin su alması ve batmasıyla yaşamlarını yitiren çocukluk arkadaşlarım Beyzami Zengin ve Ahmet Günay'ı rahmetle anıyorum.
Doğu Karadeniz turunuza başlangıç için en uygun yer olan misafirperver Bayburt'tan, Aydıntepe yaylasından selamlar.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder