EVET HAYVANLAR BAYIM
Bu aralar zihnen ve bedenen bir hayli yorgun bir haldeyim. Masamda gündeme ilişkin bir araştırma duruyor.Aslına bakarsanız sizlere bu araştırmanın sonuçlarından ve birkaç tesadüften bahsedecektim.Ta ki bilgisayarın başında gündeme ilişkin yalnızca belirli ajanslarda bulabileceğimiz bol kanlı, kaotik haberleri irdeleyip, ''bir şarkı/türkü dinleyeyim'' diyene kadar.
Müzik listemin yalnızca alfabetik sıradan kaynaklanan yapısından ötürü ilk önce Acem Kızı çalmaya başladı, başlamasına fırsat vermeden bir sonraki şarkıyı açtım.
Osman Sınav'ın henüz izlemediğim ''Uzun Hikaye'' filminin içerisinde geçen Oya İşboğa'nın güzel sesiyle farklı bir yorum kattığı ''Ah bu gönül şarkılarını'' dinlemeye başladım.
Sigara kullanan birisi değilim ama o an canım sigara çekti.Kafamda bir anda hayalimin tasviri oluşmuştu.Havanın birkaç derece düştüğü ve tüm dinginliğiyle beni cezbeden, soğukluğuyla gerçekleri yüzüme vuran ve hiç bir fabrika bacasının kirletemediği havayı soluğumla değil bedenimle hissedecektim.Soluğuma sigarayı çekmeyecektim muhakkak.Bu kadar iç geçirilecek mesele varken sigaraya yer açamazdım sanırım.Ne oldu bu sigara demeyin zira dudak tiryakilerindenim ben.
Odamdaki, çetin kış şartlarıyla baş eden çift camlı ahşap penceremi açıyorum, bir nefes çekiyorum; sigarasız, özlemle, hissetmeyi arzulayarak.Karşımda Bayburt taşı ile yapılmış yapay kale ve Türk bayrağını görüyorum.Hava o derece güzel ve etkileyici ki kapatamıyorum penceremi.Lakin perdeler çekik.Neden derseniz: Sinekler.
Şu sıralar uykumun en tatlı yerlerinde beni rahatsız etmelerine rağmen onlardan sabretmeyi öğreniyorum.Özgürlüğü konuşuyoruz bazen onlarla, esir iken daha iyi anlatıyorlar.
Geçen milliyetçi bir arkadaşın paylaştığı Bozkurt'un özelliklerini okudum.Burada anlatılanlara göre kurdun yapısından alınacak birçok örnek vardı.
Zihnim ay ışıkları ile aralanıyordu.
Hani şu çokça izlediğimiz yavrusu için canını hiçe sayan bufola yahut ceylan,
belgesellerde bir başka gösterilen sırtlan,
deri değiştiren sinsi yılan,
kendi yaşam alanı olan ağaçlara zarar veren ağaçkakan,
Hani çiftleşme arzusunu ve karşı cinsi etkilemek için bildiği tüm incelikleri sergileyen ilginç desenli kuşlar,
karganın sahildeki kankası simit sever martılar,
feribotları taciz eden bazen aşk timsali olan martılar,
telefona muzdan daha çok ilgi gösteren maymunlar,
hayvanat bahçelerinde anlamlandıramadığımız aslanlar,
Hani lambayı özgürlük ışığı olarak gören sineklerin çabası yahut camlarla kavgaları,
günün ilk ışığında çalışmaya başlayan arı,
Hani bir engelli canımıza yardım eden eğitilmiş köpek,
kendi besinini paylaşamayan vahşi köpek,
Hani hep nankör diye nitelediğimiz dört ayağı üzerine düştüğü söylenen kedi,
komşu tavuklarına aman vermeyen tilki,
komşunun arılarına göz diken kirpi,
Hani Yavuz'un hızıyla çatlayan at,
şairin çatladığında kısrağını utandırdığı at,
kendisi üzerine türbe yapılıp sonradan kazı sonucu at olduğu anlaşılan zat-ı at,
Hani otlatmadan gelirken yolu ezberleyen inek,
yavrusunu emzirmek istemeyen inek,
Hani fındığa düşkün sincap,
ormanlara ahenk katan sincap,
Hani bir maden işçisini andıran köstebek,
keyfi ve önlemsiz kazıları ile daha çok zengin patronu anımsatan köstebek,
bürokrasiye dahi giren köstebek,
Hani yavruları için yuva yapan karga,
yaz mevsimlerinde kiraz hırsızı olan karga,
Hani tatlılığının altında vahşiliğini saklayan ikiyüzlü ayı,
gerektiğinde boğaz tokluğuna çalgı çengi ile oynayan ayı,
kaba hareketleri ile dikkat çekmeye çalışan ayı oğlu ayı,
Hani kendinden büyük besinleri bir emekçi umuduyla taşıyan karınca,
iyilik olsun diye-aslında egomuzu tatmin için- yuvasına riyakarlıkla soktuğumuz somun ekmeğe küfreden karınca,
Hani sebepsiz bir güzelliği olan boş vermiş kelebek,
hala bir günde ölüyor mu sorusuna cevap aradığımız kelebek,
her gün, her saniye ölürken gamsız görülen kelebek...
Ve daha niceleri.
Aynı soruya cevap arıyoruz.
Bu hayvanların özellikleri insanın özellikleri gibi ama?
Müzik listemin yalnızca alfabetik sıradan kaynaklanan yapısından ötürü ilk önce Acem Kızı çalmaya başladı, başlamasına fırsat vermeden bir sonraki şarkıyı açtım.
Osman Sınav'ın henüz izlemediğim ''Uzun Hikaye'' filminin içerisinde geçen Oya İşboğa'nın güzel sesiyle farklı bir yorum kattığı ''Ah bu gönül şarkılarını'' dinlemeye başladım.
Sigara kullanan birisi değilim ama o an canım sigara çekti.Kafamda bir anda hayalimin tasviri oluşmuştu.Havanın birkaç derece düştüğü ve tüm dinginliğiyle beni cezbeden, soğukluğuyla gerçekleri yüzüme vuran ve hiç bir fabrika bacasının kirletemediği havayı soluğumla değil bedenimle hissedecektim.Soluğuma sigarayı çekmeyecektim muhakkak.Bu kadar iç geçirilecek mesele varken sigaraya yer açamazdım sanırım.Ne oldu bu sigara demeyin zira dudak tiryakilerindenim ben.
Odamdaki, çetin kış şartlarıyla baş eden çift camlı ahşap penceremi açıyorum, bir nefes çekiyorum; sigarasız, özlemle, hissetmeyi arzulayarak.Karşımda Bayburt taşı ile yapılmış yapay kale ve Türk bayrağını görüyorum.Hava o derece güzel ve etkileyici ki kapatamıyorum penceremi.Lakin perdeler çekik.Neden derseniz: Sinekler.
Şu sıralar uykumun en tatlı yerlerinde beni rahatsız etmelerine rağmen onlardan sabretmeyi öğreniyorum.Özgürlüğü konuşuyoruz bazen onlarla, esir iken daha iyi anlatıyorlar.
Geçen milliyetçi bir arkadaşın paylaştığı Bozkurt'un özelliklerini okudum.Burada anlatılanlara göre kurdun yapısından alınacak birçok örnek vardı.
Zihnim ay ışıkları ile aralanıyordu.
Hani şu çokça izlediğimiz yavrusu için canını hiçe sayan bufola yahut ceylan,
belgesellerde bir başka gösterilen sırtlan,
deri değiştiren sinsi yılan,
kendi yaşam alanı olan ağaçlara zarar veren ağaçkakan,
Hani çiftleşme arzusunu ve karşı cinsi etkilemek için bildiği tüm incelikleri sergileyen ilginç desenli kuşlar,
karganın sahildeki kankası simit sever martılar,
feribotları taciz eden bazen aşk timsali olan martılar,
telefona muzdan daha çok ilgi gösteren maymunlar,
hayvanat bahçelerinde anlamlandıramadığımız aslanlar,
Hani lambayı özgürlük ışığı olarak gören sineklerin çabası yahut camlarla kavgaları,
günün ilk ışığında çalışmaya başlayan arı,
Hani bir engelli canımıza yardım eden eğitilmiş köpek,
kendi besinini paylaşamayan vahşi köpek,
Hani hep nankör diye nitelediğimiz dört ayağı üzerine düştüğü söylenen kedi,
komşu tavuklarına aman vermeyen tilki,
komşunun arılarına göz diken kirpi,
Hani Yavuz'un hızıyla çatlayan at,
şairin çatladığında kısrağını utandırdığı at,
kendisi üzerine türbe yapılıp sonradan kazı sonucu at olduğu anlaşılan zat-ı at,
Hani otlatmadan gelirken yolu ezberleyen inek,
yavrusunu emzirmek istemeyen inek,
Hani fındığa düşkün sincap,
ormanlara ahenk katan sincap,
Hani bir maden işçisini andıran köstebek,
keyfi ve önlemsiz kazıları ile daha çok zengin patronu anımsatan köstebek,
bürokrasiye dahi giren köstebek,
Hani yavruları için yuva yapan karga,
yaz mevsimlerinde kiraz hırsızı olan karga,
Hani tatlılığının altında vahşiliğini saklayan ikiyüzlü ayı,
gerektiğinde boğaz tokluğuna çalgı çengi ile oynayan ayı,
kaba hareketleri ile dikkat çekmeye çalışan ayı oğlu ayı,
Hani kendinden büyük besinleri bir emekçi umuduyla taşıyan karınca,
iyilik olsun diye-aslında egomuzu tatmin için- yuvasına riyakarlıkla soktuğumuz somun ekmeğe küfreden karınca,
Hani sebepsiz bir güzelliği olan boş vermiş kelebek,
hala bir günde ölüyor mu sorusuna cevap aradığımız kelebek,
her gün, her saniye ölürken gamsız görülen kelebek...
Ve daha niceleri.
Aynı soruya cevap arıyoruz.
Bu hayvanların özellikleri insanın özellikleri gibi ama?
Yorumlar
Yorum Gönder