EĞİTİM MEFHUMU VE TÜRKİYE'NİN YERİ BAŞLIKLI MAKALE ELEŞTİRİSİ
Lisans eğitimine Hacettepe Üniversitesi Tarih bölümünde devam eden Ertuğrul Sinan Sözen'in eğitim üzerine yazdığı bu makale ülkemiz gençliğinin kendi sorunlarına çözüm getirmek için gösterdiği çabaların somut bir örneğidir. Bu nedenle değerli dostum Ertuğrul Sinan Sözen'i bu yazıdan ötürü kutluyorum.
Aynı zamanda bir Eğitim Bilimi Bölümü, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı öğrencisi olarak bu makaleyi belirli açılardan eleştirme ihtiyacı hissettim.
Öncelikle eğitimde okul öncesi dönemin vurgulanmasını çok önemli buluyorum. Okul öncesi eğitim çok büyük ölçüde bireyin geleceğini etkilemektedir. Gerek Jean Piaget'nin Bilişsel Gelişim Dönemlerin'de bahsettiği İşlem Öncesi Dönem ve Somut İşlemler Dönemi'nden gerekse Erik Erikson'un Psikososyol Gelişim Kuram'ında bahsettiği Girişkenliğe Karşı Suçluluk evresinden yola çıkarak okul öncesi gelişimin ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz. Bunun yanısıra Sigmund Freud'un Psikoseksüel Gelişim Evrelerinden olan ve 3 ile 6 yaş arasını kapsayan Fallik Dönem'e ilişkin çalışmaların sonuçlarına baktığımızda da yine okul öncesi dönemin olmazsa olmaz bir aşama olduğunu anlayabiliriz.
Makalede ''kaliteli eğitimin referansı'' olarak gösterilen Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'sinin 28. ve 29. maddelerinde özet olarak her bireyin eğitim hakkından fırsat eşitliği doğrultusunda faydalanması gerektiğinden ve bireyin kişilik özelliklerinin, yeteneklerinin fiziksel ve zihinsel açıdan geliştirilmesi ilkesinden bahsedilmektir. Sözen, makalenin devamında ise kaliteli ve eşitlikçi eğitim için her ülkenin üstüne düşen görevler olarak '' 1-Kaliteli ve Gerçekçi Hedefler Belirlemek, 2-Kaynak ve Donanım Sağlamak'' olduğuna değinmektedir. Burada Birleşmiş Milletler'in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinden yola çıkılması isabetli olmuştur ancak değerlendirmede bazı eksiklikler söz konusudur. Bu eksikliklerden ilk gözüme çarpan Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanının bu konuya dahil edilmemesi olmuştur. Zira kaliteli ve gerçekçi hedefleri belirlemek ve buna göre politika yapmak için Psikolojik Danışma ve Rehberlik fazlasıyla elzemdir. Eğitimin niteliğini artırmak için belirlenecek kaliteli ve gerçekçi hedefler öncelikle eğitime tabi olan bireyin fiziksel, bilişsel ve sosyoduyusal yapısı ile doğrudan ilgilidir. Bireyin fiziksel, bilişsel ve sosyoduyusal yapısı dikkate alınmadan belirlenecek hedefler bir derede gemi yüzdürmeye çalışmak gibidir. Bunun yanı sıra kaynak ve donanımın belirlenmesi de bireyin üst kısımda belirttiğimiz özelliklerinin bilinmesi ile yola çıkılacak bir husustur. Bu nedenledir ki 21. yüzyılda eğitimde benimsenen Gelişimsel bakış açısı ve beraberindeki Öğrenci Merkezli Eğitim, Psikolojik Danışma ve Rehberlik'i mecbur kılmıştır. Eğitim üzerine yazılan bir makalede de Eğitimde Rehberlik Hizmetleri'ne değinilmesi bu denli mecburidir.
Makalenin devamında örnek olarak gösterilen bazı yabancı ülkelerin eğitim sistemleri de kendi eğitim sistemimizin niteliğinin dünyada nerede olduğunu görmemiz açısından aynı zamanda eğitim sistemimizin, dünyada uygulanan seçkin eğitim modelleri ile ne tür benzerlik ve farklılık gösterdiğini görmemiz açısından önemli olmuştur. Burada değinilen örneklerden yola çıkarak eğitimin siyasal, sosyal, ekonomik, demografik boyutlarına değinmek istiyorum. Örnek olarak verilen ve dünyada en iyi eğitim sistemlerine sahip olan ABD, Finlandiya, İrlanda ve Kanada ülkemizle birçok açıdan farklılık göstermektedir. Örnek olarak siyasi yönetim açısından ABD ve Kanada' da eğitimin eyaletler üzerinden gittiğini görmekteyiz ancak Türkiye'de eğitim, ülkenin bütününü esas alan bir yöntemle sürdürülmektedir. Bunun yanı sıra demografik açıdan bakacak olursak Finlandiya'nın nüfusu 5'5 milyon dolaylarında, İrlanda ise 4'5 milyonu biraz aşan bir nüfusa sahip. Türkiye'de ise öğrenci sayısı bu iki ülke nüfusunun toplamının iki katı dolaylarında. Ekonomik açıdan, örnek olarak gösterilen ülkelerdeki gayri safi yurt içi hasılada kişi başına düşen milli gelir en az Kanada'da 44 bin 491 dolarken bu rakam ülkemizde 9 bin 680 dolardır. Tüm bu değerlendirmeler bize örneklerin nitelikleri açısından Türkiye'ye uzak olduklarını göstermektedir. Türkiye'de eğitim üzerine değerlendirmeleri konu alan bir makalede ülkemizin niteliklerine en az birkaç açıdan benzer olan ülkelerin sahip olduğu gelişmiş eğitim modellerine değinilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Ülkemizin eğitim sistemini ele alırken tarihsel alıntılar yaparak Köy Enstitüleri'ne değinmekte yerinde olmuştur. Çünkü Köy Enstitüleri modeli gerçek manada ülkemizde eğitim adına bir devrim niteliğinde olmuştur. Bu modelin seçilmesindeki nedenleri ve yine bu modelin sonlanmasındaki nedenleri bilmemizde bize eğitim açısından önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Makalede çözüm olarak sunulan başlıklardan yine sadece Ortaöğretim'de Rehberlik hizmetlerine değinilmesi de yetersiz kalmaktadır. Zira eğitimde rehberlik hizmetleri tüm eğitim dönemlerini kapsamaktadır. Ayrıca okul öncesi dönem ve ilköğretim döneminde kazandırılması gereken niteliklerde doğrudan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri ile ilgilidir.
Bu makaleyi eleştirdiğim yazımı sonlandırırken ülkemiz gençlerinin kendi sorunlarına çözüm getirmede etkin rol oynamalarını ve bu tür çalışmaların giderek artmasını temenni ediyorum. Unutmayalım ki genç nesiller, sorunlar üzerine kafa yordukça muasır medeniyet bir hayal olmaktan çıkacaktır.
Söz Konusu Makale: Ertuğrul Sinan Sözen- Eğitim Mefhumu ve Türkiye'nin Yeri
https://www.academia.edu/19244888/E%C4%9E%C4%B0T%C4%B0M_MEFHUMU_VE_T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N_YER%C4%B0
Aynı zamanda bir Eğitim Bilimi Bölümü, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı öğrencisi olarak bu makaleyi belirli açılardan eleştirme ihtiyacı hissettim.
Öncelikle eğitimde okul öncesi dönemin vurgulanmasını çok önemli buluyorum. Okul öncesi eğitim çok büyük ölçüde bireyin geleceğini etkilemektedir. Gerek Jean Piaget'nin Bilişsel Gelişim Dönemlerin'de bahsettiği İşlem Öncesi Dönem ve Somut İşlemler Dönemi'nden gerekse Erik Erikson'un Psikososyol Gelişim Kuram'ında bahsettiği Girişkenliğe Karşı Suçluluk evresinden yola çıkarak okul öncesi gelişimin ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz. Bunun yanısıra Sigmund Freud'un Psikoseksüel Gelişim Evrelerinden olan ve 3 ile 6 yaş arasını kapsayan Fallik Dönem'e ilişkin çalışmaların sonuçlarına baktığımızda da yine okul öncesi dönemin olmazsa olmaz bir aşama olduğunu anlayabiliriz.
Makalede ''kaliteli eğitimin referansı'' olarak gösterilen Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'sinin 28. ve 29. maddelerinde özet olarak her bireyin eğitim hakkından fırsat eşitliği doğrultusunda faydalanması gerektiğinden ve bireyin kişilik özelliklerinin, yeteneklerinin fiziksel ve zihinsel açıdan geliştirilmesi ilkesinden bahsedilmektir. Sözen, makalenin devamında ise kaliteli ve eşitlikçi eğitim için her ülkenin üstüne düşen görevler olarak '' 1-Kaliteli ve Gerçekçi Hedefler Belirlemek, 2-Kaynak ve Donanım Sağlamak'' olduğuna değinmektedir. Burada Birleşmiş Milletler'in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinden yola çıkılması isabetli olmuştur ancak değerlendirmede bazı eksiklikler söz konusudur. Bu eksikliklerden ilk gözüme çarpan Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanının bu konuya dahil edilmemesi olmuştur. Zira kaliteli ve gerçekçi hedefleri belirlemek ve buna göre politika yapmak için Psikolojik Danışma ve Rehberlik fazlasıyla elzemdir. Eğitimin niteliğini artırmak için belirlenecek kaliteli ve gerçekçi hedefler öncelikle eğitime tabi olan bireyin fiziksel, bilişsel ve sosyoduyusal yapısı ile doğrudan ilgilidir. Bireyin fiziksel, bilişsel ve sosyoduyusal yapısı dikkate alınmadan belirlenecek hedefler bir derede gemi yüzdürmeye çalışmak gibidir. Bunun yanı sıra kaynak ve donanımın belirlenmesi de bireyin üst kısımda belirttiğimiz özelliklerinin bilinmesi ile yola çıkılacak bir husustur. Bu nedenledir ki 21. yüzyılda eğitimde benimsenen Gelişimsel bakış açısı ve beraberindeki Öğrenci Merkezli Eğitim, Psikolojik Danışma ve Rehberlik'i mecbur kılmıştır. Eğitim üzerine yazılan bir makalede de Eğitimde Rehberlik Hizmetleri'ne değinilmesi bu denli mecburidir.
Makalenin devamında örnek olarak gösterilen bazı yabancı ülkelerin eğitim sistemleri de kendi eğitim sistemimizin niteliğinin dünyada nerede olduğunu görmemiz açısından aynı zamanda eğitim sistemimizin, dünyada uygulanan seçkin eğitim modelleri ile ne tür benzerlik ve farklılık gösterdiğini görmemiz açısından önemli olmuştur. Burada değinilen örneklerden yola çıkarak eğitimin siyasal, sosyal, ekonomik, demografik boyutlarına değinmek istiyorum. Örnek olarak verilen ve dünyada en iyi eğitim sistemlerine sahip olan ABD, Finlandiya, İrlanda ve Kanada ülkemizle birçok açıdan farklılık göstermektedir. Örnek olarak siyasi yönetim açısından ABD ve Kanada' da eğitimin eyaletler üzerinden gittiğini görmekteyiz ancak Türkiye'de eğitim, ülkenin bütününü esas alan bir yöntemle sürdürülmektedir. Bunun yanı sıra demografik açıdan bakacak olursak Finlandiya'nın nüfusu 5'5 milyon dolaylarında, İrlanda ise 4'5 milyonu biraz aşan bir nüfusa sahip. Türkiye'de ise öğrenci sayısı bu iki ülke nüfusunun toplamının iki katı dolaylarında. Ekonomik açıdan, örnek olarak gösterilen ülkelerdeki gayri safi yurt içi hasılada kişi başına düşen milli gelir en az Kanada'da 44 bin 491 dolarken bu rakam ülkemizde 9 bin 680 dolardır. Tüm bu değerlendirmeler bize örneklerin nitelikleri açısından Türkiye'ye uzak olduklarını göstermektedir. Türkiye'de eğitim üzerine değerlendirmeleri konu alan bir makalede ülkemizin niteliklerine en az birkaç açıdan benzer olan ülkelerin sahip olduğu gelişmiş eğitim modellerine değinilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Ülkemizin eğitim sistemini ele alırken tarihsel alıntılar yaparak Köy Enstitüleri'ne değinmekte yerinde olmuştur. Çünkü Köy Enstitüleri modeli gerçek manada ülkemizde eğitim adına bir devrim niteliğinde olmuştur. Bu modelin seçilmesindeki nedenleri ve yine bu modelin sonlanmasındaki nedenleri bilmemizde bize eğitim açısından önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Makalede çözüm olarak sunulan başlıklardan yine sadece Ortaöğretim'de Rehberlik hizmetlerine değinilmesi de yetersiz kalmaktadır. Zira eğitimde rehberlik hizmetleri tüm eğitim dönemlerini kapsamaktadır. Ayrıca okul öncesi dönem ve ilköğretim döneminde kazandırılması gereken niteliklerde doğrudan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri ile ilgilidir.
Bu makaleyi eleştirdiğim yazımı sonlandırırken ülkemiz gençlerinin kendi sorunlarına çözüm getirmede etkin rol oynamalarını ve bu tür çalışmaların giderek artmasını temenni ediyorum. Unutmayalım ki genç nesiller, sorunlar üzerine kafa yordukça muasır medeniyet bir hayal olmaktan çıkacaktır.
Söz Konusu Makale: Ertuğrul Sinan Sözen- Eğitim Mefhumu ve Türkiye'nin Yeri
https://www.academia.edu/19244888/E%C4%9E%C4%B0T%C4%B0M_MEFHUMU_VE_T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N_YER%C4%B0
Yorumlar
Yorum Gönder