BELİRSİZ BİR ANLAYIŞ BU

Ne çok şey var söyleyeceğim. Dilimin ardında birikenler sizin yüreğinizde birikmiyor mu? Oysa aynı toplumun çocuklarıyız. Atlatamadığımız travmalarla çıkmazlara sokulduğumuz yaşantılar ne kadar da benzer. Susmuşluk değil bu. Konuşmakta sayılmaz. Siz hiç Vedat Türkali okudunuz mu? 

Belirsizlikler gezinirken zihnimde yorulduğumu duyumsayarak Şükrü Erbaş'ın satırlarına gidiyorum: "Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin kesinlik çirkin." Ne kadar eminiz her şeylerden. Sormadığımız soru yok oysa duymadıklarımız var. Var mı? Belirsiz. 

Postmodern çağın reklam panolarını andırıyor insanlar, bizler. Yanıp sönen gereksiz hacmiyle içinde yanan cılız ışıkları gizleyemeyen ve bir elektrik santraline bağlı. Gerçek özgürlüğü sorguladım bir aralar. Siz hiç Erich Fromm okudunuz mu? 

Yıllardır aynı arklardan akan sularız değil mi? Alivyonlu birikmişlikle etrafını içerisine duyumsatan ve hangi dönemeçte nasıl bir eğimle devam etmesi gerektiğinin bilindiği arklardan, sormaya haddimiz var mı? Birileri ölüyor, ölmesinde fosilleşsinler mi dünyada. Birileri nasıl ölüyor? Ne önemi var ki bunun diye geçiştiremeyeceğimiz cinsten bu soru. Öyle değil mi? Öyle mi? 

Ne çok şey var anlatacağım. İçim sıra buğulanıyor her biri. Bir mazgalı yok ki bedenimin. Tırabzanlı tutamağlarda doyurmuyor artık kişioğlunun gözünü. Bir kar düşse Sezai Karakoç'un dizelerinden, "kar içinde yanan karı anlayacaksın" diye fısıldamasa, bağıra çağıra çınlasa duyularımızda. Kışı anlasak. Belirsiz bir anlayış bu, biriktirdiklerimizin savurganlığında vicdanlarımıza düşen.

Yorumlar

Popüler Yayınlar