GAMDAN KALE
''Yine tuttu bacağımın siyatik ağrısı''* derken, Nazım bunu mu kastediyordu? Yüreğindeki gamla baş başa kalınca -ki bu kalabalıklarda- bilmediğim bir ağrı peydah oldu. Sanki yüreğimin süzgecinden hüzün sızım sızım süzülüyordu. Gamla damlayan hüzün taneleri insanın bedenini tesir altına alıyor, zihnine amansız bir muğlaklık veriyordu. Gamı bir insan ne kadar bilir ya da düşünmüş müdür hiç? Sahi Onur abinin Gamdan Kale'de** söylediği gibi insanın gamdan kaleleri var mıdır? Benim içimde bir gamdan kale olsaydı bu kale kesin Saruhan kalesi olurdu. Kimse ne yerini bilir ne de aklına getirirdi. Üstelik kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde olurdu. Bu kale beylikler döneminden kalma sade ve özgün bir kale olurdu. Çevresinden bir nehir geçen bu kaleye şafak vakti tan ağarmaya yakın tarlalarına giden çiftçilerin ve civarındaki otlaklardan faydalanmak isteyen çobanların dışında bir bulut gelirdi. Kimseler fark etmezken o emekle biriktirdiği yağmur taneleriyle içimdeki gamdan kalenin surlarını ürkek ürkek okşardı. Bozkırın boyun büktüğü zamanlarda bir gölgelik sunardı üstelik. Benim gamdan kalem, Saruhan kalesi, yıkık virane şu sıralar. İsmi unutalayazmış ama hala ummadık bulutların aklında, saklında. Saruhan kalesini sarı göğe sorun, onun anlattıklarını o cılız nehre şahit tutturun. Olur da bir gün yolunuz düşerse Saruhan kalesinin kıyısındaki topraklara sorun. O topraklar ki geçmişin asil surlarıdır bugün. Saruhan kalesinin surlarında açılan gedik bir türlü kapanmadı. Rüzgarlar bu sayede amansızca vurdu da vurdu. Hala ayakta benim gamdan kalem ama bu çağda içini değil toprağının altını koruyor. Rüzgarların yontup tükettiği surların zerreleri ile toprağın altından doğanın eliyle surlarını yeniden örüyor.Varsın hükümdarlar dünya üzerinde zaptedilmemiş bir kalenin kalmadığını düşünsün. Benim, senin, onun gamdan kaleleri yüzyıllara meydan okuyan mabetler gibi bugün dimdik ayaktalar. Saruhan kalesine doğan güneşin yansıttıkları -ancak yansıttıkları- bugün Asya'nın geniş steplerine harf harf serpiliyor. Mevsim ne olursa olsun, dünya hangi çağa ayak uyduruyorsa uydursun.
* Nazım Hikmet Ran- Karıma Mektup.
** Onur Şahin- Gamdan Kale.
Resim: Şeker Ahmet Paşa- Çoban Köpek Peyzaj.
Yorumlar
Yorum Gönder